Çarşamba, Mayıs 02, 2012

Naçar Zenofobi


*Yerkürenin etrafında döndüğünü bütün fiziki realitelerin reddiyesi ile kabul bellediğimiz bu evrende, kuşkusuz pitoresk kelimesinin raddesi kadim yegane karşılığı kadındır.
*Kıtasal batının, batının doğusu, doğunun ortası diye kabul ettiği, ne doğulu ne batılı, irrasyonel ve tutarsız bir sosyolojik harmoni içinde debelenen, kendi resmi eğitimi tarafından onyıllardır ‘doğu ile batı arasında köprü’ olarak nitelendirilmeye gayret edilip de esasen kara ve sert ‘iki ucu boklu değnek’ gerçeğinden kurtulamayan bu çoğrafyadan ister batıya, ister doğuya bakılsın; kadının ızdırabı bakidir. Edilgenlik, erkekler tarafından, yine ‘erk’ hissiyatlar ile, atfedilmiş bir benlik özellemesidir, karşının cinsine. Şemali, şekli değişir belki ama esası asla değişmez.

*Kadın, doğuya gidildikçe hükmen yenik, batıya gidildikçe hükmen galiptir. En heroik halinde bile kadın, erkek üzerindeki (ki burada yine it gibi bir erkek merkezli algılayış vardır) ‘elde edilebilme’ zorluğu üzerinden nitelenir. Çünkü doğuda kadın salt bir metadır; yine de batıdaki kadar zorbaca değil. Hükmen galip olan batıdaki kadın. Yani, erkek cinsinin çevresinde pervane olduğu, yani vajinal kualifikasyonun diğer tüm insani özelliklerinin önüne geçtiği gerçeğine dayanarak ve bunun farkında olarak ve bunun ‘kıymetini bilerek’ yaşadığı zaman daralıklarında, kadın yine edilgendir.

*Değişen bir şey yok temelde. Çok para edecek dekolteli fikirleri yine genellikle erkekler yazıyor. Kadını evlere, mahzenlere, reklam söylemlerine yine erkekler kapatıyor. Kadın, meta; kadın, eşya. Ulaşılamazlığı, aksinden bile daha karşı egemen.  Edilgen kadın bir utançsa, diğer türlü fiziken erişilmesi mecrasında her yolun mübah olduğu bir ütopya. Her şey yine kadının kendisine dair olan değil, erkeğin ona biçtiği sıfat tamlaması esasında.

*Kadın, ister batıda, ister doğuda, ister istemez kabullenip kullanılmak zorunda bırakılıyor hala.
*Kadın, erkeğin karşısında, her ne şart ve zaman ve coğrafya söz konusu olursa olsun, bizatihi ‘insan’ olarak görülmüyor hala.

-Deniz
08.03.2012 

Salı, Mayıs 01, 2012

Küçük Adisyonlar

Anladığım ama anlamlandıramadığım şeyler var, çoktan ikili ilişkiler dünyasında. 
“Beni gördüğünde hangi maksadın alnından öpmek adına yüksek tavanlı kahkahalar atıyorsun? Kimse benden daha iyi bilmiyor senin gerçek gülüşünü; kimi ne ile kandırmaya inanıyorsun? Ne diye bu loca tavırları? Yürüyüp gittiğimde, ardımdan örnekleri ancak tribün dili ve edebiyatında bulunabilecek küfürler edeceksin üstelik. Eğersiz atlara dönüşüyor ellerin, aynı dört duvarın nefesini hisseliyorsak şayet. Söyle, bu kadar mı yok ettim vaktiyle seni de, ne zaman hayat bize habersiz bir karşılama sürprizlese gerçek bir hiç gibi davranıyorsun?

Etme. Hali hazırda seni yer yer özlerim bazen. Gözümün seyir defterinde yalnızca eskiden çıkarılmış başarısız bir mizah unsuruna dönüşme.”

-Deniz 
top