Fersah fersah içbükey, iç içine sığınamayan, şarabı sonbahardan ötürü umutlar bakıyor gözlerim seni, senin hiçbir şeyi görmediğin günlerde. Günler diyorum günler, seni bana öyküleyen, beni bize masal eyleyen güzel ve safran günler. İnanır mısın, ki beni biraz tanısan hiç inanamazdın, güneş katran doğmuyor senden beri. İnancıma balans ayarı çektim; yelkenlerini sana foralıyor bütün pusulalar. Vira sevmek seninle bütün öğleden sonralar.
Halinde, ahvalinde milenyumlar dolusu lir var, gibi gelir bana. Öylesine hafif ki adımlarının güzelliği, yapılmaz, onulmaz geliyor bana sen olmadan güneşsiz günler. Kimi zamanlar, kahvenin yalandan arkadaşlıklara güç verdiği saatlerde genellikle karşılaşıyoruz. Gölge etmeyen seslerimiz kavuşuyor sanki bütün yolların ortasında. Sen, nihayet efendiliğimi bozmama sebep; hep bir anda çıkıyorsun karşıma. Farkında bir olsan aslında şu uçuşkan naifliğimin, göreceksin. Evet göreceksin yolun başında biri var seninle varışsız yolları şiirlerle yürümek isteyen. Saçlarının dağılışıdır çünkü gündemin rüzgarlarından fırtınalar eken aklıma. Bütün uzaklar yakın; bir tek sana doğru yolsuzluğumu aklayamıyor aklım.
Fiilerimi, garipliğimi es geç; dik beni en sevdiğin kıyafetinin üzerine ki tanış olalım. Marşlar yazılsın hakkımızda, adlarımız kentlere verilsin, nesiller ve meydanlar dolusu haykırılsın öykümüz ve yine de bizim bizden başka gayemiz olmasın. Çok mu şey diliyorum diyorum bazen, bazen ülser oratoryoları bağırıyor ayılar ardımda. Ben ki, modern zamanlar şovalyesi, flanör aşkları gereğinden meşhur, şovenist şiirler dilbazı, endişesizlik abidesi; seninle karşılaşmalarımın her bir defasında hanım hanımcık bir herife dönüşüyorum. Şarkılar dolusu gülümsüyorum içimin bahçelerinde. Bu ilk değil; ama son olsun dileğidir. Senden bu yana daha da mutluluk aranmasın diye.
Kasım'dan herhangi bir gece, ki sene 2012.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder