Pazar, Mayıs 27, 2007

Yarı Akustik Pazar Iraksanımı


Hayatta karşı gelinemez kararsızlıklara itildiğimiz binlerce yol var gibi geliyor. Belki daha acısı gerçekten öyle olduğudur. Sürekli, çoğu zaman nedeni unutulan bir arayış. Sonu belli olmadan çılgınca sürdürülen bir yolculuk gibi. Sahip olunamayanların rahatsız edici düşleri. Kaç kere "acaba x yerine y olsaydı nasıl olurdu?" diye sormuşumdur kendi kendime acaba? Bunu merak edecek bile zaman olmuyor genellikle. Bu koşuşturma, sadistçe sürdürülmesi gereken bir post-modern yaşam mücadelesi. Hayır, kolay yılıyor değilim. Tek yaptığım bir saniye olsun durup etrafıma, olanlara bakmak. Bir saniye olsun dururken nefes almak. O kara mizahı andıran resme daha yukarıdan, daha aklıselim baktığımda gördüğüm şeyin beni daha mutlu bir insan yapmayacağını biliyordum. Ama bu kadar sert olacağını öngörememiştim. "Bak!" İnsanlar, sen de dahil gidiyorlar milyarlarca yöne. Aslında hepsi de aynı noktaya ulaşma gayreti gibi. Meta hazlar yegane sonuç olmuş. Dökülen her bir damla ter için. Sonuç, amaç, yol hepsi bir. Ihh, sanki kapitalist dünyayı henüz idrak etmiş birinin sözlerini anımsatıyor değil mi? Ben oraları geçeli baya oluyor. Artık kabullenmiş bir kimseyim. O anı yakalamak, işte o kadar değerli ki şu zaman sahip olduğum. Aklım bir daha olanak bulamamaktan endişe ettiği fikirlerini dökmek için bastırıyor. Aynı anda 3 şey yazmaya çalışmak gibi. Tıpkı öyle. Gerçi pek çoğu rutin sorgulamalarımdır. "Nereye?", "Neden?!", "Peki sonunda ne olacak?" gibi. İnsanın kendini ve yaşamı sorguladığı durumlar. Herkes yaşar, herkes de olur. Peki o zaman neden çok az kişi bunun sonunda gerçekten bir sonuca ulaşır? Ve ya benim bunlar neticesinde "Neden yaşıyoruz?" derinlemesine verdiğim "Mutlu olmak için!" cevabı yeterince açık mıdır? Gerçek olan mutluluk tanımının da artık neredeyse sırf meta şeylerden ibaret olduğu. Öyle buna karşı gelen "sistemin çarkları kahrolsun" diyen bir salak değilim. Farkındayım kendimi bu dünyadan soyutlamanın bana bir b.k kazandırmayacağını. O yüzden mesela ise etraflıca fiyatı olan bir şey kazanırsam mutlu olurum, çok mutlu olurum. Bazıları bunu kendine ihanet olarak algılıyor. Metasal algıyı idrak edebilmiş olmayı onu mutlak olarak reddetmek gereği zannediyorlar. Gülüyorum çoğu zaman, bir başka gurühtan daha kendimi uzaklaştırdığımı bilerek.

Yine de o gurühların bile önünde sevgiyle eğilirim. Çünkü onlar ve ben, biz bazılarıyız. Asıl büyük olan topluluk benim bu yazdıklarımı okuyunca "aa ne diyo lan bu" diyenlerdir çünkü. Hayatta ne kadar çok düşündüysem, ne kadar çok bildiysem o kadar "acısını" gördüm. Önceleri üzerdi beni bu durum. Komik! Artık sahip olduğum şeyin değerinin farkındayım ve ne kadar çok dışlanma/garipsenmeye sebep olursa olsun bunun iyi olduğunu biliyorum. Çünkü onların tuhaf bulduğu aslında olması gereken. Basite indirgemek halinde: onların yanlışları aslen doğru olanlardır. Hiç unutmam birkaç yıl evvel yaşama kıç yolunü oynamak üzere gelmiş bir kız benim bu formatta bir konuşmama kulak misafiri olup "ayy o kadar düşünmeye kafa mı dayanır yaa" demişti. ... .. Ulan gerizekalı, sen düşün diye var o beyin! Eskiden olsa eser gürler, sıçar sıvardım. Artık pek umursamıyorum, yıldım da denebilir. Bu örnekteki kız veya "bi felsefe yapma bilader" diyen erkek büyük ihtimalle kendi yüzeysel yaşayışlarını ölene dek sürdürecek. Onları daha iyi yapacak sabra sahip değilim ben. Yanlış bir anlaşma olmasın. İnsanların değişebilirliğine inancım sonsuz ama bunu yapacak ben değilim.

Bir de geleceğim garanti altında olsa bu yazıyı hemen burada mutlu, narsizmi tavan yapmış şekilde bitirebilirdim. Lakin değil. O sonunu bilemediğim yollardan biri daha var önümde. Trajik. Hayatta giydiğim bütün rolleri bir yana koyup tek bir şey olmam talep ediliyor, öğrenci. Kitaplarıyla, testleriyle, notlarıyla mümkünse düşünemeyen bir öğrenci. Az önce "bilmek lanetlenmektir" demeye getirdiğimde bunu da kastediyordum. Ya da onların dediği gibi geleceğime kastediyorum, düşünerek, merak ederek. Bundan vazgeçecek değilim. Zaman lazımdır olan bana. Hala da umarım bir gün kendime uyan o mecrayı bulacağım diye. O zamana kadar tek yapabileceğim kendimden çok kısıtlı bir miktarla yaşamımı sürdürmek. Zira insanlara fazlası cidden fazla geliyor. E, .mına koim ben o insanların o zaman. Gerçi sürekli söylüyorum bunu zaten. İyi bir insan kadar iyi bir şey yoksa kötü bir insan kadar da kötüsü olamaz. Bir insan hem iyi hem de donanımlıysa, işte o harkuladedir, aradığım kişidir. Şansılıyım hayatta çok abartılı sayılarda olmasa da böyle değerli insaları tanıma şansına eriştim. Pek çok şeye karşı dayanıklılık gösterebilmemin en belirgin sebepleri de onlardır. Bu yazıyı götürdüğümde üşenmeyip okuyacak olanlar. İyi ki varsınız lan.

Böyle işte genellemeli zaman olarak bakarsam kendime. Sıkılıkla düşünen, yalnız bir adam. Şu sıra oynadığım rol budur. Zamanla ne kadar yalnızlık getirir olursa olsun bununla mutlu olmayı öğreniyorum. Yani bir Pazar sabahı oturup da emprovize olarak bunu yazmak hoş bir şey gibi. Aslında bir b.k olmadığımı biliyorum birilerine kıyasla. Keşke onlar arasında eziliyor olsaydım diyorum bazen. "Çöplükte kral olmak" sadece oradan kurtulamayacak insanların yalanıdır. Mesela bir zamanlarki benim. Kararsızlıklar, arayışlar, yol, yolculuk. Bir an için durabilip o nefesi aldığımda yazdıklarımdı bunlar. "Başka bir yol mümkün" diyip sen ve kendim için dehşetengiz bir masala dahil olmak isterdim ama nein! Buradan sonra yapacağım yine o marathonda yanyana olduğum ama aslında tanımadığım insanlarla başım öne eğik koşturmak, binlerce kilometre ilerdeki çukura düşüp ölene kadar. Nasıl bilirdiniz? "Garip bilirdik.." Teşekkürler hayatımı boşa yaşamadığımı söylediğiniz için son iki kelimenizle, selametle canım..
[MP3] Green Day - Working Class Hero (Live)

Bugün bunu yazmama neden olmuş şarkı. Bir John Lennon cover'ı. Sadece şu sözler bile yeterli kompozisyonu tamamlaması açısından:

"they hurt you at home and they hit you at school
they hate you if you're clever and they despise a fool
till you're so fucking crazy you can't follow their rules"

3 yorum:

  1. olm bi bırak şu pcyi ya. bi bırak. çık sosyal ol. ben yazın 1 ay hiç dokunmamayı düşünüyorum.
    çok spor yap ders çalış.cık cık...

    YanıtlaSil
  2. Sen laflara aldırma blogunuzu öksüz, yetim bırakma :)
    Yanlız bir öneri bu kadar niye uzun yazıyorsun. Bir sebepi var mı? Yoksa duygularına anca bu kadar kelime mi yetiyor?

    YanıtlaSil
  3. Yorumlar için teşekkürler :)

    @damacana: Öyle özellike uzun yazmıyorum. Yerine göre uzun yada kısa olabiliyor. Ben çoğu zaman "yeterince" uzun yazamadığımı düşünüyordum :D

    YanıtlaSil

top